Vinci’li leonardo için 18 yılını geçirdiği Floransa’dan kaçma vakti gelmişti. Kendini kabul ettireceğini düşündüğü Milano yeni hedefiydi ve bunun için dük Ludovico Sforza’ya tam 14 sayfalık bir CV yollamıştı. Çok yönlü bir “Rönesans Adamı” arketipinde olan leonardo her zamanki maymun iştahıyla onu da yaparım, bunu da yaparım, yol da yaparım, köprü de yaparım diye sayıp saydırmıştı 14 sayfa boyunca ve CV’nin en sonuna bir cümle daha eklemişti: “Ayrıca, resimde de mümkün olan her şeyi yapabilirim.”
“Sağ ayağına 500 sayfalık roman yazılır, ama roman 'Ve O bir
solaktı!' diye bitirilir” şeklindeki Hagi övgüsü kokan bu girişi yapma sebebim,
aslında herkesin sadece bir ressam olarak tanıdığı leonardonun çapının ne
olduğunu göstermekti. Tarihin en spekülatif karakterlerinden biri olan leonardo
doğal olarak yanında bir sürü çöp bilgiyi de sırtlamıştı. Bir tarafta onu Allah
yapanlar varken diğer tarafta ise onu “mona lisayı resmeden adam” şeklinde
indirgeyenler vardı. Hayır, leonardo ikisi de değildi tabi ki.
Peki o gerçekten kimdi ?
Her zaman söylediğim gibi; bir şeyin ne olduğunu bilmek için
önce onun ne olmadığını kavramak gerekir. Çünkü sahip olunan yanlış bilgileri
kırmak, hiç bilmemeye kıyasla öğrenme
sürecini çok daha zora sokar. Bu bağlamda ilk olarak “leonardo kimdir ?” sorusu
yerine “leonardo kim değildir ?” sorusunu sormak gerekiyor. Ben de araştırmaya
başlarken youtube’da veya bazı blog sitelerinde resmen clickbait uğruna
kasılmış abartı bilgilerle karşılaştım. Kronolojik bilgiye geçmeden önce birkaç
tokat atarak başlamak istiyorum.
İlk olarak şunu unutmamak gerek; leonardo kusursuz
değildi, hatalar yaptı. Hiçbir sonuca ulaşmadığı şeylerle boşa zaman
harcadı.
Sanıldığı gibi bir mucit değildi; Tank, helikopter, dalgıç kıyafeti, ölümcül silahlar, devasa mızrak gibi kendisine atfedilen icatların çoğu tasarımsal boyuttan ibaretti. Hiçbiri işlevsel değildi. Emin olun, onun yaptığı dalgıç kıyafeti ile dalmak istemezdiniz. Yine devasa mızrağı birkaç yıl önce bilim adamları tarafından defterlerindeki tarife göre üretilip test edildi ve o da başarısız olmuştu. Kendisine savaş mühendisi demesine rağmen kayıtlara geçen sadece bir tane işlevsel silah üretimi olmuştu, o da diğer silahların yolunu açacak olan bir tabancaydı
Dalgıç kıyafeti tasarımı İlkel helikopter tasarımı
Beceremediği şeyler de olmuştu;
Resmi bir eğitim almadığı için özellikle matematik ve geometri konusunu bir
türlü çözememişti, diğer yandan latinceye çok çalışmış da olsa istediği
seviyede ilerletememişti.
Üretken değildi; Belki de en ironik olanı bu başlık olacak. “Gelmiş geçmiş en meraklı insan” olarak bile tanımlanabilen bu deha nasıl olur da üretken olmaz? Bunun asıl sebebi leonardonun kusursuzu aramasıydı ve sürekli yeni şeylere aç olmasıydı. Onun için bilmek yapmaktan çok önemliydi, çünkü artık biliyordu ve yapmakla vakit kaybetmek yerine yeni şeyler öğrenebilirdi. Bu özelliği onu o yapan şeydi. Daha üretken olsa siparişlerini zamanında tamamlayıp çok daha fazla para kazanıp kendi atölyesini kurabilir ve hayalindeki şeyleri yapacak finansal gücü olabilirdi. Ama bu sefer de o şeyleri hayal eden bir leonardo olmayacaktı. Bu sebeple bugün leoanrdoya etfedilebilir azami 15 tablo ve birkaç küçük heykel var.
Onu bugün konuşuyoruz olma sebebimiz her şeyden önce çok
yönlü kişiliği, bilgi aşkı, saplantılı merakı ve dehasıydı. Anatomi, optik,
uçan makineler, jeoloji, mimari, resim, müzik, silahlar, kuşlar, kalp, fosiller,
sahne oyunları, mühendislik onun ilgi alanlarından sadece birkaç tanesiydi. Bu disiplinlerin
bağzılarına yönelme sebebi başlangıçta, ulaştığı bilgileri tablosuna
yansıtmaktı. Mesela Mona Lisa’nın o tebessümü için birçok kadavrada saatlerini harcayarak
dudağı harekete geçiren yüz kaslarını teker teker incelemişti. Benzer şekilde, Aziz
Jerome’in çaresiz suratını bu kadar diri yansıtabilmesi; floransa sokaklarında
bir köşeye geçip insanların jest ve mimiklerini saplantılı şekilde saatlerce
incelemesi sayesindeydi. Hatta ilgisini çeken absürd suratlıları daha detaylı inceleyebilmek
için tanışıp evine akşam yemeğine davet eder ve gizlice daha yakından incelemeye
devam ederdi. Sırf gülüşlerindeki hareketleri gözlemlemek için bu insanlara
şakalar yapardı. Yine optik, anatomi, mimari gibi bilimlere merakı, mükemmeliyetçiliğini
tablolarına yansıtma çabasının sonucuydu. Tabi bu durum merakın sadece
başlangıcıydı, bazı dallarda artık amaç resim yerine o alanın kendisi ve
leonardonun dizginlenemez merakına evrilmişti. O kısaca dünyada bilinebilecek
herşeyi sadece bilmek adına bilmeyi istiyordu.
Benim de zatıali gibi bir kere bilmek yetti galiba, daha çok yazasım gelmedi. Son olarak saplanlatılı kişiliğini yansıtmak için 7200 sayfası günümüze ulaşan eskiz ve notlarından 1 sayfacık paylaşıyorum. 7199 ve günümüze ulaşmayan kısmını siz düşünün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder