18 Temmuz 2018 Çarşamba

Sosyal Bilim(!) ?

Çok kısa, fikirlerin temellendirilmediği bir yazı olacak. Uykum geldi de öylesine 2 dakika yazayım bari dedim.
Bilimin ilk ortaya çıkışını ilk yazımda açıklamıştım ama özet geçeyim. Kısaca, antik yunanda ortaya çıkan ve bizim adına felsefe dediğimiz düşünce biçimi (ki o zamanlar adı felsefe diye de geçmiyor) aslında bildiğimiz doğa bilimiydi.
 Yani doğada var olanlar üzerine deney ve gözlem yoluyla rasyonel temellerle yapılan çıkarımlarla sorulan soruların cevaplarının arayışıydı.
  Peki insan o andan itibaren mi merak etmeye başladı ? Tarih sahnesine ilk çıktığımızdan beri doğadaki karanlık 'nasıl'ların aydınlatılması zihnimizi kurcalamıyor muydu ?
  Tabi ki kurcalıyordu. Peki bu düşünce biçiminin farkı neydi ?
Şöyle ki insanlar sorularına cevap bulamayınca olayı tanrılara atmışlardı sürekli. Bu tanrılar senin islamın tanrısı Allah gibi bir tasvir değildi. İnsan doğada bazı olayları görüyordu ve bunların nasıl olacağına cevap veremiyordu
"Nasıl bir varlık böyle şeyler yapabilir ?" deyip antik bembeyaz sakallarının üstüne sağ ellerini nike işareti yapar gibi koydu yunan amcalar. Sonuçta herhalde benim gibi olan göremediğim bir yerde yani, mesela gökte olan bir varlık yapmıştır dediler. Ama benden da kudretli olmalıydı.
   Böylece koyun boku gibi patır patır insani özelliklere sahip tanrıcıklar türemeye başladı.
"Şimşek çakıyor hmm bunu yapana çakarus diyelim, ona zeus, şuna poseidon diyelim.Bu hafta patates tarlalarımız çok verimli hasat verdi bunun sebebi de komünus tanrısı olsun. Dur hazır doğa olaylarının sebeplerine isim verdik hacı şu bizim dertlerin ve toplumsal olayların da kaynağını bunlar yapalım. aşk, tesadüf, ızdırap, kandırma, neşe ve tonlarca halimiz için tanrı/tanrıçalar yaratalım" demişler herhalde. Cümle tam tutmayabilir orada değildim.

  Olayın bizi bağlayan kısmı ise en son birinin "hassiktir lan sikerim öyle işi siz kolaya kaçıyorsunuz bu olayları tanrılara atfetmeniz merak duygusunu tatmin etmiyor ve açıklama gücünü arttırmıyor" bağbında şeyler söylemiş olsa gerek ki insanlar bu olayların gözlemleyebilecekleri gerçek sebeplerini sorgulamaya başlamışlar. Yöntemleri ise "dur lan bu da şu tanrısı olsun" dan "aga 2 haftadır şunu gözlemiyorum, 3 5 de deney yaptım acaba olayın sebebi şu mudur ?" a evrilmesi ile ortaya çıkan deney yapma gözlemleme üzerine kuruluydu.

Ben size bu tarihçeyi anlatmayacaktım. Neyse işte bu sefer akıllarına birşey geldi; mahallede hala tanrıcıklar cirit atıyordu ve dediler ki "tamam çakarus tanrısını öldürdük bu şimşekler yer ile gök arasasındaki yük farkından kaynaklanıyor dedik ama bu toplumsal, duygusal, politik konularda da merakımız vardı onlara 'atadığımız' tanrıları da artık emekliye ayırmamız lazım zira bu sebepleri direk tanrıya bağlamak bizim götlüğümüzdü/bilgisizliğimizdi. Ama artık o piyasalar boşaldı ona da bir temel bulmamız lazım"

Ben bile heyecanlandım şuan sanki yaşadığım olayı anlatıyorum. Bu tatlı bir boş vakit yazısı olacaktı bildiğim gerilim dolu polisiye romana döndü amınakoyim, neyse devam ediyorum.

  Şimdi burada işler karışıyor, böyle dediğime de bakmayın karıştığını da daha yeni yeni düşünmeye başlıyoruz.

'Doğa' üzerinden yeşillenen bu bilimlere doğa bilimleri dedik. Ve temelimiz çok basitti: doğayı gözlemle, gözleminde yanılıyor olabilirsin sık sık deney yap, belirli standartlar getir ve onlara göre kişiden kişiye değişmeyecek kesin ölçümler yap. Bunları sık sık farklı yer ve zamanlarda yap tüm doğanın dokusundan ötürü olup onu kapsayanlara kanun de. O kanunlar üzerine yeni hipotezler ortaya at, ve bu doğaya bakıp yaptığın tüm çıkarımlarda doğa ile uyuşmayanı at gitsin. Uyuşanlar da hipotezden genel geçer teorilere evrilsin. Yani elimizde bir süzgeç de var. Bak bu süzgeci unutma bu süzgeç literatürde bilimin 'yanlışlanabilirlik' özelliği diye geçer ve bilimi bilim yapan en önemli meselelerdendir. Kelimeyi de farklı yerlere çekmemek adına buradaki kastedilenin içinde bir yanlışlanma, sorgulanma potansiyelinin bulunmasıdır.  Bugün kimse bana kütle çekim kanunu yok diyemez. Zıplatırlar adamı, yani deney olarak. Geri düştüğünü görsün diye.

Peki bu insan temelli sorunlara ne yapacağız. Adamın derdi sıkıntısı oluyor, veya makro boyutta toplumun derdi oluyor. Bunları da tanrılara atamayız.
  İnsan ve onun sosyal bir varlık olmasından ötürü ortaya çıkan bu durumlara da genel anlamda 'sosyal bilimler' diyoruz.

To be Continued çok uykum geldi ne dediğimin farkında değilim